İş görüşmelerinde falan sorulurdu bu soru. “5 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?” diye sorarlardı. Sanki 5 gün sonramızın bir garantisi varmış gibi. Bir de ciddi ciddi cevap beklerlerdi. Yazık, insanlar da mecbur doldururlar, cevap verirler. Bu soru aslında güzel cevaplayabilirsek işimize yarayabilecek bir soru. Ama öncelikle bu soruyu o iş görüşmesinin yapıldığı sıkıcı odadan alalım kendi yaşadığımız odada kendimize sormak için zihnimizin bir yerine tutturup eve götürelim. Sonra da kendimize soralım: 5 yıl sonra kendimizi nerede görüyoruz hakikaten? Tabi yaşarsak? Hadi buna cevap verelim. Ama cevabınızda iş, para, aşk, çocuk, ev gibi maddi şeyler olmasın. Bir kul olarak, Allah rızasını kazanmak için çabalaması gereken bir kul olarak nerede görüyorsunuz kendinizi? 5 yıl sonra da hala bugünkü hatalarımız olacak mı dersiniz? 5 yıl sonra takva olarak nerede olacağız? Allah’ı daha da boşlamış mı olacağız, yoksa O’na daha da yaklaşmış mı olacağız?
5 yıl içinde pek çok şey
değişebilir. Hem kendi hayatımızda hem çevremizde pek çok olay gerçekleşebilir.
Taşınabiliriz, hükümet değişebilir, yeni gökdelenler dikilebilir, yeni AVM’ler
yapılabilir, dünya gezilebilir, evlenilebilir, hatta çocuk bile yapılabilir. 5
yıl önceki halimizle bugünkü halimize bakarsak birçok şeyin değiştiğini
görebiliriz. Peki değişen ne? Sadece bu saydıklarım gibi şeyler mi? Sadece bu
geçici dünyayla ilgili şeylerde mi daha ileri gidebildik? 5 yıl öncesine göre
daha iyi bir işimiz, okulumuz, sevgilimiz, giysilerimiz mi var? 5 yıl
öncekinden daha teknolojik bir telefona mı sahibiz artık? 5 yıl öncesine göre
daha iyi bir statüdeyiz ve daha iyi bir maaş mı alıyoruz? 5 yıl önceki
arabamızı çok daha güzeliyle mi değiştirdik? Peki değişen hep böyle şeyler mi? Karakterimiz,
kulluğumuz ne durumda? Onları da değiştirip ileri götürebildik mi? Allah’ın
emir ve yasaklarını gözettik mi? 5 yıl önceki hatalarımızı hala sürdürüyor
muyuz? 5 yıl önce namaz kılmazken şimdi kılıyor muyuz mesela? 5 yıl önce zekat
vermezken şimdi veriyor muyuz? 5 yıl önce dedikoducunun tekiydik diyelim. Peki
şimdi nasılız? Bıraktık mı dedikoduyu yoksa bırakmayı 5 yıl daha sonraya mı
erteledik?
“5 yıl sonra kendimi, diplomamı almış,
muayenehanemi açmış, hiçbir maddi sıkıntısı olmayan, kendi evinde oturan,
evlenmiş, istediği zaman tatile çıkabilen, şık giyimli bir adam olarak
görüyorum...”
“5 yıl sonra kendimi, bu
şirketin genel müdür olarak görüyorum. Çünkü ben şu şu okulları bitirdim ve ben
şu şu şirketlerde yetiştim ve şu kadar süredir de burada istikrarlı bir şekilde
çalışıyorum…”
“5 yıl sonra kendimi, eşimle
yazlık evimde hayal ediyorum. Bahçeli bir ev. Az ilerimizde deniz. Hamakta
sallanıyorum…”
Siz hiç şöyle diyen birini
gördünüz mü:
“5 yıl sonra kendimi Allah’a
daha yaklaşmış görüyorum. Hatalarımdan vazgeçe vazgeçe ilerlemiş, Allah’ın emir
ve yasaklarını gözeten, insanları Allah’a ve Kuran’a çağıran, Allah’ı daha çok
hatırlayan, daha çok dua eden, daha çok şükreden, eskisinden daha iyi biri,
daha iyi bir kul olarak görüyorum. Kuran’a sımsıkı bağlı, şimdikinden daha
takvalı olmayı planlıyorum…”
Hiç böyle derler mi!
Demezler elbet. Varsa yoksa bu dünya. Sanki ahiret diye bir şey hiç yokmuş
gibi. Oysa toplasan önümüzde daha kaç 5 yılımız kaldı ki? Hadi inanmayan böyle yaşıyor, çünkü zaten inanmıyor. İnanana ne oluyor?
Nasıl oluyor da ahirete inananlar ahiret diye bir şey yokmuş gibi
yaşayabiliyor? Nasıl oluyor da Allah’a inananlar Allah yokmuş gibi
yaşayabiliyor? Nasıl oluyor da Kuran’a inananlar Kuran yokmuş gibi
yaşayabiliyor? Kuran okuduysanız fark etmişsinizdir, “Hı hı, inandım, Allah, kitap,
ahiret falan hepsi var, hepsi mevcut…” demekle hiçbir şey olmuyor! Allah icraat
bekliyor. Hani seçimlerde kullanılan bir söz vardır ya, “Onlar söyler biz
yaparız!” diye; işte, Allah yolunda çalışıp didinen mümin ile, “Hı hı, hepsi
var, Allah, din, amin…” diyip, kendi boş dünyasında yaşayan kişinin arasındaki
farkı bu cümle ile tarif edebiliriz. Onlar söylüyor, iman ettim diyor ama
gerçek müminler bunu uygulamalı olarak kendi hayatlarında gösterebiliyor. Yani
onlar söylüyor müminler yapıyor! İnandım demekle yetinenler, “Elhamdülillah
Müslümanım” diyerek bunu sadece bir söz ile ifade ediyor, Kuran’a bağlı
müminler ise Müslümanlığı, yani Kuran’ı hayatlarına geçiriyor!
5 yıl sonra, 10 yıl sonra,
20 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz soruları uzar gider. Bir gün bir de
bakacağız ki 5 yıl da, 10 yıl da, 20 yıl da uçup gitmiş. Elimizde kendimize ait
sandığımız şeyler kalmamış. Patronumuz, maaşımız, giysilerimiz, arabamız,
evimiz, eşimiz, evladımız, hepsini bırakıp gitmişiz dünyadan. Peki, 5 yıl
sonra, 10 yıl sonra değil de ahirette kendinizi nerede görüyorsunuz? Din
gününde kendinizi nerede görüyorsunuz? Kimse kendi için ben cehenneme layığım
demez ama emin olun ki birçoğumuz cehenneme layığız. Çünkü, 5 yıl sonrası, 10
yıl sonrası için planlara dalmışken, gerçek amacımızı unuttuk gitti! Niye bu
dünyadaydık? Kendini 5 yıl sonraki hedefine, 10 yıl sonraki hedefine
odaklayanlar, 10 üniversite bitirseler de, her birimizden 10 kat fazla maaş
alsalar da, bu en önemli soruyu doğru düzgün düşünemeden göçüp gidiyorlar. Niye
bu dünyadaydık? Okul bitirmek için mi? Patrona hizmet için mi? Evlatlara hizmet
için mi? Yoksa bu dünyaya alışveriş yapmaya mı gelmiştik?
Yani demem o ki, bu sualin
illa bir iş görüşmesinde karşımıza çıkmasına gerek yok. Bazı soruları kimsenin
bize sormasını beklemeden kendi kendimize sorup güzel hedefler
belirleyebiliriz. Bu hedefleri isteyen dünyalık seçer, isteyen de hem dünyasını
hem ahiretini gözetir. Bu dünya, bırakın 5 yılı, nesilden nesile para aktarıp,
yatırım yapanlarla dolu! Adamın kendisi 150 sene önce ölmüş ama torunları hala
onun servetini, ismini hedefine ulaştırmaya çalışıyor! Şu kısacık dünyada
istersen 1000 yıllık hanedanın varisi ol, sonu gelmez hedeflerine
ulaşamayacaksın ve ortalama 70 sene yaşanılan şu hayatta paran senden daha çok
yaşayacak! Böyleleri gibi, ‘gözü çöplükte kalmış ölü horoz’ olmamak elimizde.
Gözümüz, Allah rızası ve O’nun vaadi olan cennetinde olsun. Eğer biz dinimizin
gerçek sorumluluklarından haberdar olmazsak, onları uygulamak için adım
atmazsak, 5 yıl sonra değil, 50 yıl sonra da şimdiki yerimizde sayar dururuz.
Allah'ın sana verdikleri içinde ahiret yurdunu ara,
dünyadan da nasibini unutma. Allah'ın sana lütufta bulunduğu gibi sen de
lütufta bulun. Yeryüzünde bozgunculuk isteyip durma, çünkü Allah fesat peşinde
koşanları sevmez.
Kasas Suresi, 77
Ahiret ekini isteyenin o ekinini artırırız; dünya ekini
isteyene de ondan veririz. Ama böylesi için ahirette bir nasip yoktur.
Şura Suresi, 20
Bu yazıyı http://allahateslim.com/ adresinden de okuyabilirsiniz:
http://allahateslim.com/2016/10/16/5-y%C4%B1l-sonra-kendinizi-nerede-g%C3%B6r%C3%BCyorsunuz/
http://allahateslim.com/2016/10/16/5-y%C4%B1l-sonra-kendinizi-nerede-g%C3%B6r%C3%BCyorsunuz/
Konuyla ilgili benzer yazılarım:
http://allahvar.blogspot.com.tr/2016/08/100-yl-sonra-torunumuz-bile-olmus-olacak.html
http://allahvar.blogspot.com.tr/2016/08/100-yl-sonra-torunumuz-bile-olmus-olacak.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder